Kayıt kabul davaları, iflas hukukunun en tartışmalı alanlarından biridir. Bu davalarda alacaklının iddiasını hangi delillerle ispat edeceği, özellikle kambiyo senetleri söz konusu olduğunda, teorik ve pratik düzeyde yoğun tartışmalara yol açmaktadır. Kambiyo senetlerinin “illetten mücerret” karakteri, alacaklı lehine görünürde kolaylık sağlasa da, Yargıtay içtihatları bu özelliğin kayıt kabul davalarında sınırlı bir işlev gördüğünü ortaya koymuştur. Bu makalede, kambiyo senetlerinin kayıt kabul davalarındaki ispat gücü, doktrinsel yaklaşımlar ve Yargıtay kararları ışığında incelenmektedir.
Giriş
Türk hukukunda ispat yükü, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. maddesinde düzenlenen genel kurala göre, bir vakıadan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kayıt kabul davaları bakımından da bu ilke geçerlidir. Dolayısıyla, alacaklının iflas masasındaki sıra cetveline kaydının yapılabilmesi için alacağının varlığını somut ve güvenilir delillerle ortaya koyması gerekir.
Bununla birlikte, kambiyo senetlerinin hukuki niteliği ve bunların delil olarak kabul edilip edilmeyeceği, kayıt kabul davalarının kendine özgü yapısı nedeniyle farklı değerlendirilir. Bu noktada senetlerin “illetten mücerretlik” ilkesi, kayıt kabul davaları açısından özel bir tartışma alanı doğurmaktadır.
Kayıt Kabul Davalarının Hukuki Niteliği
Kayıt kabul davaları, iflas hukukunda alacaklıların alacaklarını sıra cetveline kaydettirme amacıyla açtıkları davalardır. Öğretide bu davaların hukuki niteliği, alacak davası olarak kabul edilmektedir. Dolayısıyla, alacağın ispatı bakımından genel alacak davalarındaki ispat kuralları burada da uygulanır. Ancak kambiyo senetlerinin tek başına yeterli görülmemesi, kayıt kabul davalarını klasik alacak davalarından ayıran kritik bir unsurdur.
Kambiyo Senetlerinin İspat Gücü
Kambiyo senetleri, kural olarak “mücerret borç ikrarı” niteliğindedir. Bu özellik, senedin dayandığı temel ilişkinin geçerliliğinden bağımsız bir borç ikrarı doğurduğu varsayımına dayanır. Ne var ki, Yargıtay’ın istikrarlı uygulamalarına göre, kayıt kabul davalarında kambiyo senetleri tek başına alacağın varlığını kanıtlamaya yeterli değildir. Bunun sebebi, kambiyo senetlerinin her zaman sonradan düzenlenebilir olması ve bu davalarda kötüye kullanım riskinin yüksekliğidir.
Dolayısıyla, davacı alacaklı, senedin hangi hukuki ilişkiye dayalı olarak düzenlendiğini ve gerçek bir alacağın varlığını, senet dışında kalan, inandırıcı ve birbirini doğrulayan delillerle ispatlamak zorundadır.
Yargıtay İçtihatları
Yargıtay 23. HD, 09.04.2014 Tarih, 2014/268 E. – 2014/2729 K.
“…Kambiyo senetleri iflas sıra cetveline alacağın kaydı için tek başına yeterli delil teşkil etmez; kambiyo senedine dayanan Davacının alacağının varlığını ve miktarını, alt ilişkiyi gösterecek uygun delillerle ispatlaması gerekir. Kambiyo senedini ciro yolu ile elinde bulunduran alacaklının yetkili hamil olduğunu ispatlaması lazımdır (Deynekli/Kısa, Hacizde ve İflasta Sıra Cetveli, 3. bs., Ankara 2005, s. 716).”
Yargıtay 23. HD, 14.05.2004 Tarih, 2004/2206 E. – 2004/5413 K.
“…Kayıt kabul davası hukuki niteliği itibariyle bir alacak davasıdır. Alacak davalarında alacağın varlığının kanıt yükü Davacıdadır. Ne var ki, kayıt kabul davalarında mücerret bononun her zaman düzenlenmesi olanaklı bulunduğundan alacak davalarından farklı olarak kambiyo senetleri tek başına alacağın varlığını kanıtlamaya yeterli değildir. Bu durumda Davacının alacağın varlığını inandırıcı ve birbirini doğrulayan diğer somut delillerle kanıtlaması gerekir…”
Değerlendirme
Emsal kararlar ışığında kambiyo senetlerinin kayıt kabul davalarındaki rolü, daha çok “başlangıç delili” niteliğindedir. Senet, davacının iddiasını destekler; ancak alacağın gerçek varlığını ortaya koymak için mutlaka ek deliller aranır. Bu yaklaşım, hem iflas hukukunun alacaklılar arasında eşitlik ilkesini koruma amacına, hem de kambiyo senetlerinin kötüye kullanımını engelleme kaygısına hizmet etmektedir.
Sonuç
Kayıt kabul davalarında kambiyo senetleri, alacağın varlığına dair güçlü bir emare olmakla birlikte, tek başına yeterli değildir. Yargıtay’ın yerleşik içtihatları uyarınca, alacaklı, senedin dayandığı temel hukuki ilişkiyi ve alacağın gerçek varlığını, birbirini doğrulayan ek delillerle ispatlamalıdır. Bu yaklaşım, hem ispat hukukunun temel ilkeleriyle hem de iflas hukukunun koruyucu amaçlarıyla uyumlu bir çözüm ortaya koymaktadır. Elinizde kambiyo senedi bulunuyorsa ve muhatabınız iflas etmişse açılacak potansiyel bir kayıt kabul davasında bu hususta uzman bir avukattan destek almanız kritik öneme sahiptir.
Yorumlar
Henüz yorum yok. İlk yorumu siz yazın!